Peru Ecoforest Cajamarca

Önceleri Arap Yarımadası’nda kahve meyvesinin kaynatılması ile elde edilen içecek, bu yepyeni hazırlama ve pişirme metoduyla gerçek kahve lezzetine ve eşsiz aromasına kavuşmuştur. Kahve ile Türkler sayesinde tanışan Avrupa; uzun yıllar kahveyi, Türk kahvesi olarak bu yöntemle hazırlayıp tüketmiştir. Türk kahvesini Avrupa’da ve Yunanistan’da Yunan Kahvesi (Greek Coffee) olarak satıyorlar. Türk kahvesini, Yunanlılar aslında bizim kahvemiz diyerek Türk Kahvesini sahiplenmeye çalışmaktadırlar. Ama Türk kahvesinin tarihi ve yazılmış olan kaynaklar sonucu Türk kahvesinin gerçek sahibinin Türkler olduğunun gerçeğini değiştirememişlerdir.

“P. J. Baptiste Le Grand d’Aussy, “Histoire de la vie privee des François” adlı eserinde, Fransa’da kahve tüketiminin başlamasına ilişkin olarak bazı ilginç bilgiler aktarır. 1644 yılı gibi erken bir tarihte Marsilyalı tüccarlar kahve tüketmeye başlamışlar. Aynı yıl içerisinde şark gezisinden avdet eden Thevenot misafirlerine akşam yemeği ikram ettikten sonra onlara hususen kahve ikramında da bulunmuşlardır. Kahve kısa bir zaman içinde hemen hemen her gittiği yerde olduğu üzere moda haline gelmiş ve insanların vazgeçemediği bir içecek haline gelmiştir. Kahveye rağbet edilmesi için fevkalade şartlar gereklidir. Bu şartlar 1669 yılında Müteferrika Süleyman Ağa ve maiyetinin Paris’e gelmesiyle gerçekleşmiştir

“Müteferrika Süleyman Ağa’nın maiyetindekilerden Pascalle da Paris’te “Kahve Evi” ismiyle Fransa’da ilk kahvehaneyi açmıştır”

Kolcubaşı Müteferrika Süleyman Ağa gerek Türk gelenek göreneklerine çok bağlıydı. Ağırlanacağı odadaki eşyalar, kumaşlar ve yastıklar dahil her şey Osmanlı sadrazamları dairesindeki tarza benzer olarak hazırlanmıştır. IV. Sultan Mehmet’in Fransa Kralı 14. Louis’e gönderdiği Osmanlı Sefiri Kolcubaşı Müteferrika Süleyman Ağa gelenek göreneklerin bağımlılığından dolayı da Türk Kahvesi’nden vazgeçememiş olup kahveyi Fransa’ya bile yaymıştır.